| Yazdır |

 

 

Fiil                        : Eylem, iş

Özne (Fail)          : Eylemi yapan kişi

 

Nesne (Mef’ul)    : Eylemin üzerinde gerçekleşen ikinci isim.

 

Örneğin; Ahmet elmayı yedi. Yemek  -->  Fiil, Ahmet  -->  Özne, Elma  -->  Nesne

 

 

 

Fiil cümlesi kurulurken başa fiil getirilir. Fiilden hemen sonra fail gelir. Failden sonra Mef’ul gelir.

 

Mef’ul(Nesne) + Fail(Özne) + Fiil   <--  Fiil cümlesi

 

 

 

Failin son harfinin harekesi ‘Ötre’dir (merfu'dur).

 

Mef’ul’un son harfinin harekesi ise ‘Üstün’dür (mensup'tur). Ancak isim ek alırsa son hareke ‘Esre’ olur.

 

كَتَبَ مُحَمَّدٌ الرِسَالَةَ : Muhammed mektup yazdı.

 

شَرِبَ عَلِىٌّ الشَاىَ : Ali çayı içti.

 

أكَلَ الوَلَدُ التُّفاحَةَ : Çocuk elmayı yedi.

 

 

 

 

 

Kim, Ne, Nerede, Ne Zaman

 

Genel olarak bir fiil cümlesindeki kelimeler "Eylem, Kim, Ne, Nerede, Ne Zaman" kalıbında sıralanır.

 

كَتَبَ مُحَمَّدٌ  الرِّسَالَةَ فى المَدْرَسَةِ صَباحً : Yazdı Muhammed mektup okulda sabahleyin --> Muhammed sabahleyin okulda mektubu yazdı.

 

Bu cümlede ‘errisâlete’ bir mef’ul (nesne) dir. Aynı şekilde ‘medreseti’ de bir mef’uldur. ‘errisâlete’ bir ek almamış ve son harfi ‘üstün’ harekesi almıştır. ‘medreseti’ ise ‘fi’ ekini aldığından son harfinin harekesi ‘esre’ olmuştur.

 

Bir cümlede, iki mef’ul var ise ek almayan bu cümlede olduğu gibi önce yeralır.

 

Bir cümlede, ‘Nerede’ ve ‘Ne Zaman’ sorularının cevabı varsa önce ‘Nerede’ sorusunun cevabı, sonra ‘Ne Zaman’ sorusunun cevabı yerleştirilir. Diğer bir ifade ile zaman her zaman cümlenin sonuna yerleştirilir.

 

 

 

 

 

Fiil, Özne Sırası

 

Bir cümlede önce özne sonra fiil gelirse; fiil çoğul olarak kullanılır.

 

الطُلابُ ذَھَبُوا إلى المَلعَبِ : Öğrenciler (müzekker) oyun parkına gittiler.

 

الطَالِباتُ ذَھَبْنَ إلى المَكْتَبَةِ : Öğrenciler (müennes) kütüphaneye gittiler.

 

Önce fiil, sonra özne gelirse; fiil tekil olarak kullanılır.

 

ذَھَبَ الطُلابُ إلى المَلْعَبِ : Öğrenciler (müzekker) oyun parkına gittiler.

 

ذَھَبَتْ الطالِباتُ إلى المَكْتَبَةِ : Öğrenciler (müennes) kütüphaneye gittiler.

 

Bu durum hem mazi hem de muzari fiil cümleleri için geçerlidir.

 

خَرَجَ الطُلابُ وَذَھَبُوا : Öğrenciler çıktılar ve gittiler.

 

قَرَأ الطُلابُ وكَتَبُوا : Öğrenciler okudular ve yazdılar.

 

 

 

 

Ek Bilgi:

 

FİİL CÜMLESİ
1. Fiil cümlesi, genellikle, zaman bağlı olayları anlatır ve bir fiille başlar.
Örnekler:
Suçlu öldürüldü. قُتِلَ المُجْرِمُ
Yaprak düştü. سَقَطَ الوَرَق
2. Fiil cümlesinde esas unsurlar, fiil ile bu fiili işleyen faildir. Mübteda isim cümlesinin öznesi olduğu gibi, fail de fiil cümlesinin öznesidir, sürekli merfudur.
3. Fail müzekker ise fiil de müzekker olur.
Çocuk oynuyor. يَلْعَبُ الطِّفْلُYaprak düştü. سَقَطَ الوَرَقُ gibi.
4. Bunun yanında faili söylenmiş fiil cümlelerinde fail ister müfred olsun ister tesniye, isterse cemi olsun fiil daima tekil gelir. Ancak müzekkerlik ve müenneslikte failine uyar.
Örnekler:
Öğrenci mektup yazdı. كَتَبَ الطَّالِبُ رِسَالَةً
İki Öğrenci mektup yazdı. كَتَبَ الطَّالِبانِ رِسَالَةً
Kız Öğrenci mektup yazdı. كَتَبَتْ الطَّالِبَةُ رِسَالَةً
DİKKAT
Bir kelime içinde fiil geçiyorsa da eğer başta değilse cümle, isim cümlesidir. O zaman o fiil haber olur. O zaman fiil daime tekil gelmez ve mübtedaya göre müfred,tensiye veya cemi gelir.
الرّجُلُ يَذْهَبُ-Adam gitii
الرّجُلُانِ يَذْهَبُانِ-İki adam gittiler
الرِّجاَل يَذَهَبوُنَ-Adamlar gittiler

 

 

 

FİİL-İ MUZÂRİ

 

Arapça’da iki temel farklı fiil çekimi vardır. Başına bir harf  getirilmek veya son harekede değişiklik yapmak suretiyle diğer zamanlar hep bu ikisinden türetilir. Mâzî fiil çekiminden sonra öğrenmemiz ve ezberlememiz gereken ikinci fiil çekimi muzâri fiil çekimidir. Şimdiki ve geniş zamandaki bir olayı bildiren fiillere Fiil-i muzâri denir. Fiilin sonuna ...er, ....ar, ...yor manası verir. Türkçe’mizdekinden farklı olarak aynı fiil Arapça’da hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı karşılar. Muzâri fiil أَتَيْنَ  ibaresindeki harflerden biriyle başlar.  Örnek:

 

تَخْرُجُ

(Sen) çıkıyorsun, çıkarsın

أَخْرُجُ

(Ben) çıkıyorum, çıkarım

نَخْرُجُ

(Biz) çıkıyoruz, çıkarız

يَخْرُجُ

(O) çıkıyor, çıkar

يَكْتُبُ

yazar, yazıyor

يَعْلَمُ

biliyor, bilir

 

      Fiil-i muzâride dikkat edilmesi gereken husus şudur: Yukarıda örnek olarak gösterilen ve أَتَيْنَ harflerinden biriyle başlayan sülâsi (üç harfli) fiillerin ortak noktası; muzaraat harflerinin üstünle başlaması ve hepsinin son harfinin harekesinin merfû olmasıdır. Ortadaki harfin harekesi ise değişkendir. Üstün, ötre veya esre olarak gelebilir ve bunun belli bir kaidesi yoktur. Ancak ezberlenmek ve sözlükten bakılmak suretiyle orta harfi bilinir. Sülasi mücerret dediğimiz üçlü fiillerde mâzî ile muzâri fiil aşağıdaki altı şekilden biriyle meydana gelir:

 

1.  Birinci bab       -َ  -ُ  نَصَرَ يَنْصُرُ   yardım etti

 

خَرَجَ  يَخْرُجُ

çıktı

أخَذَ  يَأْخُذُ

aldı

قَتَلَ  يَقْتُلُ

öldürdü

 

2.  İkinci bab      -َ  -ِ     ضَرَبَ  يَضْرِبُ  vurdu, dövdü

 

رَجَعَ  يَرْجِعُ

döndü

ظَلَمَ  يَظْلِمُ

zulmetti

جَلَسَ يَجْلِسُ

oturdu

 

3.  Üçüncü bab   -َ  -َ         فَتَحَ   يَفْتَحُ  açtı

 

سَأَلَ  يَسْأَلُ

sordu

صَنَعَ  يَصْنَعُ

yaptı, işledi

ذَهَبَ يَذْهَبُ

gitti

 

4.  Dördüncü bab     -ِ  -َ     عَلِمَ   يَعْلَمُ  bildi

 

وَجِلَ  يَجَلُ

korktu

شَهِدَ  يَشْهَدُ

şahit oldu

 

5.  Beşinci bab   -ُ  -ُ   حَسُنَ  يَحْسُنُ  güzel oldu

 

كَبُرَ  يَكْبُرُ

büyüdü

قَبُحَ  يَقْبُحُ

çirkin oldu

 

6.  Altıncı bab    -ِ  -ِ     حَسِبَ  يَحْسِبُ  saydı, zannetti

 

وَرِثَ  يَرِثُ

varis oldu

 

*Ezberlenmesi tavsiye edilen ve Kur’ân’da en çok kullanılan fiillerin mâzî ve muzârileri şunlardır:

 

Muzâri orta harfi ötre olanlar:

 

خَرَجَ - يَخْرُجُ

çıktı - çıkıyor

كَتَبَ – يَكْتُبُ

yazdı - yazıyor

 

ذَكَرَ - يَذْكُرُ

zikretti-zikrediyor

دَخَلَ – يَدْخُلُ

girdi - giriyor

 

عَبَدَ – يَعْبُدُ

ibadet etti-ibadet ediyor

نَصَرَ- يَنْصُرُ

yardım etti-yardım ediyor

أَمَرَ – يَأْمُرُ

emretti- emrediyor

نَظَرَ – يَنْظُرُ

baktı - bakıyor

 

سَجَدَ – يَسْجُدُ

secde etti-secde ediyor

أَخَذَ – يَأْخُذُ

aldı - alıyor

 

طَلَبَ - يَطْلُبُ

istedi - istiyor

خَلَقَ – يَخْلُقُ

yarattı - yaratıyor

 

شَكَرَ – يَشْكُرُ

teşekkür etti, şükretti - teşekkür ediyor, şükrediyor

 
             

 

Muzâri orta harfi üstün olanlar:

 

سَأَلَ – يَسْأَلُ

sordu, istedi-sorar, ister

فَتَحَ – يَفْتَحُ

açtı - açar

شَرِبَ – يَشْرَبُ

içti - içer

قَرَأَ- يَقْرَأُ

okudu - okur

لَعَنَ – يَلْعَنُ

lanet etti - lanet eder

فَعَلَ – يَفْعَلُ

yaptı - yapar

بَعَثَ – يَبْعَثُ

gönderdi - gönderir

ذَهَبَ – يَذْهَبُ

gitti - gider

عَمِلَ – يَعْمَلُ

çalıştı, yaptı- çalışır, yapar

عَلِمَ – يَعْلَمُ

bildi - bilir

جَعَلَ – يَجْعَلُ

kıldı,yaptı - kılar,yapar

سَمِعَ – يَسْمَعُ

işitti - işitir

مَنَعَ – يَمْنَعُ

menetti,yasakladı-meneder, yasaklar

فَهِمَ – يَفْهَمُ

anladı - anlar

                 

 

Muzâri orta harfi esre olanlar:

 

عَقَلَ- يَعْقِلُ

akletti - akleder

ضَرَبَ – يَضْرِبُ

vurdu- vurur

غَلَبَ – يَغْلِبُ

galib geldi - galib gelir

جَلَسَ- يَجْلِسُ

oturdu-oturur

عَرَفَ - يَعْرِفُ

bildi, tanıdı - bilir, tanır

نَزَلَ – يَنْزِلُ

indi - iner

عَرَضَ – يَعْرِضُ

arzetti, gösterdi - arzeder, gösterir

 
           

 

  

 

Fiil-i Muzâri’nin Çekim Tablosu

 

 

Cemi

Müsennâ

Müfred

 

Müzekker

يَكْتُبُونَ

يَكْتُبَانِ

يَكْتُبُ

Gâib

 

(Onlar) yazıyorlar

(O ikisi) yazıyor

(O) yazıyor

 

Müennes

يَكْتُبْنَ

تَكْتُبَانِ

تَكْتُبُ

Gâibe

           

 

Müzekker

تَكْتُبُونَ

تَكْتُبَانِ

تَكْتُبُ

Muhâtab

 

(Sizler) yazıyorsunuz

(İkiniz) yazıyorsunuz

(Sen) yazıyorsun

 

Müennes

تَكْتُبْنَ

تَكْتُباَنِ

تَكْتُبِينَ

Muhâtaba

                 

 

Müz + Müe

نَكْتُبُ

نَكْتُبُ

أَكْتُبُ

Mütekellim

 

(Bizler) yazıyoruz

(İkimiz)yazıyoruz

(Ben) yazıyorum

 
                 

 

Not: Mâzîdeki ilk harfi hemze olan أَكَلَ  (yedi) –أَمَرَ  (emretti)- أَخَذَ  (aldı) gibi fiillerin hemzeleri, muzâri mütekellim vahde (ben) siygalarında, iki hemze yanyana geldiği için (أَاْكُلُ) şeklinde değil, birleştirilerek آكُلُ (yerim), آمُرُ (emrederim, emrediyorum), آخُذُ (alırım, alıyorum) şeklinde uzatılan tek hemze halinde söylenir.

 

Fiili Muzari iki kısımdır:

 

1)      Muzari Malum

 

2)      Muzari Meçhul

 

Muzari malum üç şekil üzere bulunur:

 

1)      يَفْعُلُ kalıbında gelir. يَكْتُبُ gibi.

 

2)      يَفْعِلُ kalıbında gelir. يَغْسِلُ gibi.

 

3)      يَفْعَلُ kalıbında gelir. يَعْلَمُ gibi.

 

Üç kalıbın birbirinden farkı yalnız üçüncü harfin harekesinden doğuyor. Yoksa birinci harf hepsinde üstün, ikinci harf hepsinde sakin, dördüncü harf hepsinde ötredir.

 

Dikkat:

 

Bir fiili muzari harekeli ise harekesine bakarak falan şekildedir, deriz. Fakat harekesi yoksa hangi şekilde okunacağını sözlüğe bakarız.

 

MÜZARİ MALUM

 

يَفْعُلُ kalıbında bulunan يَكْتُبُ muzari filin çekimi şöyledir:

 

جَمْعٌ Çoğul

تَثْنِيَةٌ İkil

مُفْرَدٌ Tekil

   

يَكْتُبُونَ

يَكْتُبَانِ

يَكْتُبُ

مُذَكَّرٌ Eril

غَائِبٌ

يَكْتُبْنَ

تَكْتُبَانِ

تَكْتُبُ

مُؤَنَّثٌ Dişil

تَكْتُبُونَ

تَكْتُبَانِ

تَكْتُبُ

مُذَكَّرٌ Eril

مُخَاطَبٌ

تَكْتُبْنَ

تَكْتُبَانِ

تَكْتُبِينَ

مُؤَنَّثٌ Dişil

نَكْتُبُ

 

اَكْتُبُ

 

مُتَكَلِّمٌ

 

يَفْعِلُ kalıbında bulunan يَغْسِلُ muzari filin çekimi şöyledir:

 

جَمْعٌ Çoğul

تَثْنِيَةٌ İkil

مُفْرَدٌ Tekil

   

يَغْسِلُونَ

يَغْسِلاَنِ

يَغْسِلُ

مُذَكَّرٌ Eril

غَائِبٌ

يَغْسِلْنَ

تَغْسِلاَنِ

تَغْسِلُ

مُؤَنَّثٌ Dişil

تَغْسِلُونَ

تَغْسِلاَنِ

تَغْسِلُ

مُذَكَّرٌ Eril

مُخَاطَبٌ

تَغْسِلْنَ

تَغْسِلاَنِ

تَغْسِلِينَ

مُؤَنَّثٌ Dişil

نَغْسِلُ

 

اَغْسِلُ

 

مُتَكَلِّمٌ

 

يَفْعَلُ kalıbında bulunan يَعْلَمُ muzari filin çekimi şöyledir:

 

جَمْعٌ Çoğul

تَثْنِيَةٌ İkil

مُفْرَدٌ Tekil

   

يَعْلَمُونَ

يَعْلَمَانِ

يَعْلَمُ

مُذَكَّرٌ Eril

غَائِبٌ

يَعْلَمْنَ

تَعْلَمَانِ

تَعْلَمُ

مُؤَنَّثٌ Dişil

تَعْلَمُونَ

تَعْلَمَانِ

تَعْلَمُ

مُذَكَّرٌ Eril

مُخَاطَبٌ

تَعْلَمْنَ

تَعْلَمَانِ

تَعْلَمِِينَ

مُؤَنَّثٌ Dişil

نَعْلَمُ

 

اَعْلَمُ

 

مُتَكَلِّمٌ

 

MÜZARİ MEÇHUL

 

Müzari meçhul yalnız bir şekilde bulunur ki, o da يَفْعَلُ kalıbındadır.

 

Şu halde;

 

يَكْتُبُ muzari fiilin meçhulü يُكْتَبُ ,

 

يَغْسِلُ muzari fiilin meçhulü يُغْسَلُ ,

 

يَعْلَمُ muzari fiilin meçhulü يُعْلَمُ ,  kalıbından gelir.

 

يُفْعَلُ kalıbında bulunan يُكْتَبُ muzari fiili meçhulün çekimi şöyledir:

 

جَمْعٌ Çoğul

تَثْنِيَةٌ İkil

مُفْرَدٌ Tekil

   

يُكْتَبُونَ

يُكْتَبَانِ

يُكْتَبُ

مُذَكَّرٌ Eril

غَائِبٌ

يُكْتَبْنَ

تُكْتَبَانِ

تُكْتَبُ

مُؤَنَّثٌ Dişil

تُكْتَبُونَ

تُكْتَبَانِ

تُكْتَبُ

مُذَكَّرٌ Eril

مُخَاطَبٌ

تُكْتَبْنَ

تُكْتَبَانِ

تُكْتَبِينَ

مُؤَنَّثٌ Dişil

نُكْتَبُ

 

اُكْتَبُ

 

مُتَكَلِّمٌ

 

يُفْعَلُ kalıbında bulunan يُغْسَلُ muzari fiili meçhulün çekimi şöyledir:

 

جَمْعٌ Çoğul

تَثْنِيَةٌ İkil

مُفْرَدٌ Tekil

   

يُغْسَلُونَ

يُغْسَلاَنِ

يُغْسَلُ

مُذَكَّرٌ Eril

غَائِبٌ

يُغْسَلْنَ

تُغْسَلاَنِ

تُغْسَلُ

مُؤَنَّثٌ Dişil

تُغْسَلُونَ

تُغْسَلاَنِ

تُغْسَلُ

مُذَكَّرٌ Eril

مُخَاطَبٌ

تُغْسَلْنَ

تُغْسَلاَنِ

تُغْسَلِينَ

مُؤَنَّثٌ Dişil

نُغْسَلُ

 

اُغْسَلُ

 

مُتَكَلِّمٌ

 

يُفْعَلُ kalıbında bulunan يُعْلَمُ muzari fiili meçhulün çekimi şöyledir:

 

جَمْعٌ Çoğul

تَثْنِيَةٌ İkil

مُفْرَدٌ Tekil

   

يُعْلَمُونَ

يُعْلَمَانِ

يُعْلَمُ

مُذَكَّرٌ Eril

غَائِبٌ

يُعْلَمْنَ

تُعْلَمَانِ

تُعْلَمُ

مُؤَنَّثٌ Dişil

تُعْلَمُونَ

تُعْلَمَانِ

تُعْلَمُ

مُذَكَّرٌ Eril

مُخَاطَبٌ

تُعْلَمْنَ

تُعْلَمَانِ

تُعْلَمِينَ

مُؤَنَّثٌ Dişil

نُعْلَمُ

 

اُعْلَمُ

 

مُتَكَلِّمٌ

 

Dikkat:

 

1-      Fiili muzariler –gerek malum ve gerekse meçhul olsunlar- Türkçeye “şimdiki zaman” veya “geniş zaman” ile tercüme edilirler. Eğer bir işe başlamışız da henüz bitmemiş ve devam ediyorsa “şimdiki zaman” ile, eğer görünürde başlanmış bir iş yoksa “geniş zaman” ile tercüme edilir. Örnek: يَكْتُبُ kelimesi “yazıyor” yahut “yazar”; يُكْتَبُ kelimesi de “yazılıyor” yahut “yazılır” şeklinde tercüme edilirler.

 

2-      Fiili muzarinin başına “istikbal: gelecek edatı” denilen سَ , yahut سَوْفَ geçerse, Türkçeye “gelecek zaman” ile tercüme edilir. Örnek: سَيَكْتُبُ (yazacak), سَيُكْتَبُ (yazılacak);سَوْفَ يَكْتُبُ (yazacak), سَوْفَ يُكْتَبُ (yazılacak), gibi. Bu سَ ve سَوْفَ çekimde hiçbir değişiklik yapmadan fiili muzarinin her çekiminin başına geçebilir.

 

3-      Fiili muzarinin başına لاَمُ مَفْتُوعَة (lamı meftuha – üstün lam) gelirse, Türkçeye “şimdiki zaman” ile tercüme edilir. Örnek: لَيَكْتُبُ (yazıyor), لَيُكْتَبُ (yazılıyor),gibi. Bu لَ harfi çekimde hiçbir değişiklik getirmeden fiili muzarinin her çekiminin başına geçebilir.

 

NEFY-İ HAL (MUZARİİ MENFİ)

 

Fiili muzarinin başına مَا geçerse (Nefyi hal) olup Türkçeye “şimdiki zamanın olumsuzu” ile tercüme edilir. Örnek: مَا يَكْتُبُ (yazmıyor), مَا يُكْتَبُ (yazılmıyor), gibi.

 

Bu مَا çekimde hiçbir değişiklik yapmadan fiili muzarinin her sigasının başına geçebilir.

 

NEFYİ İSTİKBAL NEFYİ MUZARİ

 

Fiili muzarinin başına لاَ geçerse Sibeveyh’e göre (Nefyi İstikbal) olup Türkçeye “geniş zamanın olumsuzu” iler tercüme edilir.

 

لاَ يَكْتُبُ (yazmaz), لاَ يِكْتَبُ (yazılmaz) gibi. Fakat İbni Malik’e göre (Nefyi Muzari) olup Türkçeye “geniş zamanın olumsuzu” veya “şimdiki zamanın olumsuzu” ile tercüme edilebilir.

 

لاَ يُكْتَبُ (yazmaz veya yazmıyor); لاَ يُكْتَبُ (yazılmaz veya yazılmıyor) gibi. Bu لاَ çekimde hiçbir değişiklik yapmadan fiili muzarinin her çekiminin başına geçebilir.

 

Cümle Örnekleri:

 

ماَذاَ تاْكُلُ فيِ الْفَطوُرِ ؟

Kahvaltıda ne yersin?

آكُلُ الْبَيْضَ.

Yumurta yerim.

وَ ماَذاَ تَشْرَبُ ؟  أَشْرَبُ اللَّبَنَ.

(Peki) Ne içersin ? Süt içerim.

ماَذاَ تَأْكُلُ فيِ الْعَشاَءِ ؟

Akşam yemeğinde ne yersin?

آكُلُ الْفاَكِهَةَ.

Meyve yerim.

ماَذاَ تَشْرَبُ ؟ أَشْرَبُ الْقَهْوَةَ.

Ne içersin? Kahve içerim.

أَخيِ يَشْرَبُ الْقَهْوَةَ داَئِماً.

(Erkek) Kardeşim daima kahve içer.

ماَذاَ تَرْسُمُ مَرْيَمُ ؟ تَرْسُمُ شَجَرَةً.

Meryem ne resm(i) yapıyor? Bir ağaç resmi yapıyor.

أَنْتِ تَرْسُميِنَ جَيِّداً.

Sen iyi resim yapıyorsun.

ماَذاَ تاْكُليِنَ فيِ الْغَداَءِ ؟

Öğle yemeğinde ne yersin?

آكُلُ الدَّجاَجَ أَوِ السَّمَكَ.

Tavuk veya balık yerim.

وَماَذاَ تَشْرَبيِنَ ؟ أَشْرَبُ الشاَّىَ أَوِ() الْعَصيِرَ.

(Peki) ne içersin? Çay veya meyve suyu içerim.

اَلْمُديِرُ يَنْزِلُ مِنَ السَّياَّرَةِ.

Müdür arabadan iniyor.

هَلْ تَعْرِفُ هَذاَ الْوَلَدَ ؟ نَعَمْ ، أَعْرِفُهُ.

Bu çocuğu tanıyor musun? Evet, onu tanıyorum.

هَلْ تَعْرِفُ الْمُدَرِّسِينَ فِي الْمَدْرَسَةِ ؟

Okuldaki öğretmenleri tanıyor musun?

نَعَمْ ، أَعْرِفُهُمْ.

Evet, onları tanıyorum.

هَلْ تَعْرِفُ هَذهِ الْبِنْتَ ؟

Bu kızı tanıyor musun?

نَعَمْ ، أَعْرِفُهاَ . هِيَ فاَطِمَةُ.

Evet, onu tanıyorum. O Fatıma’dır.

لِمَنْ تَكْتُبُ الرَّساَئِلَ ؟

Mektupları kimin için (kime) yazıyorsun ?

أَكْتُبُ الرَّساَئِلَ لِعاَئِلَتيِ وَلِأَصْدِقاَئيِ.

Mektupları ailem ve arkadaşlarım için yazıyorum.

أَناَ اَكْتُبُ لِعاَئِلَتيِ فَقَطْ.

Ben sadece ailem için yazıyorum.

هَلْ تَعْرِفُ هَذِهِ الْمُدَرِّسَةَ ؟

Bu öğretmeni tanıyor musun?

نَعَمْ ، أَعْرِفُهاَ. هِيَ عاَئِشَةُ.

Evet, onu tanıyorum. O Aişe’dir.

مَتَى تَرْجِعُ مِنَ الرِّحْلَةِ ؟

Geziden ne zaman dönüyorsun?

سَعيِدٌ يَعْمَلُ الشاَّيَ فيِ الْمَطْبَخِ.

Said mutfakta çay yapıyor.

بِماَذاَ يَلْعَبُ التَّلاَميِذُ ؟ هُمْ يَلْعَبُونَ بِالْكُرَةِ.

Öğrenciler ne ile oynuyor? Onlar top ile oynuyor.

هِشاَمٌ يَذْهَبُ مَعَ واَلِدِهِ إِلَى السُّوقِ مَساَءً.

Hişam babasıyla akşamleyin çarşıya gidiyor.

هَلْ تَذْهَبُ أُخْتُكَ إِلَى مَدْرَسَتِهاَ مُبَكِّرَةً.

Kızkardeşin okuluna erken mi gider?

ماَذاَ يَفْعَلُونَ فيِ الْمَسْجِدِ ؟

Mescidde ne yapıyorlar?

هُمْ يَدْرُسوُنَ الْعَرَبِيَّةَ.

Onlar Arapça tahsil ediyorlar.

هُنَّ يَحْفَظْنَ الْقُرْآنَ.

Onlar Kur’ân’ı ezberliyorlar.

هُمْ يَشْرَبوُنَ الشاَّىَ.

Onlar çay içiyorlar.

هُنَّ يَرْكَبْنَ الْحاَفِلَةَ.

Onlar otobüse biniyorlar.

يَذْهَبُ عَبْدُ اللَّهِ إِلَى الْمَصْنَعِ غَداً.

Abdullah yarın fabrikaya gidiyor.

أَيْنَ يَجْلِسُ الْوَلَدُ وَ واَلِدُهُ ؟

Çocuk ve babası nerede oturuyor?

يَجْلِساَنِ فِي الْغُرْفَةِ.

Odada oturuyorlar.

لِماَذاَ  يَجْلِساَنِ فِي الْغُرْفَةِ ؟

Niçin odada oturuyorlar?

أَكْتُبُ الدَّرْسَ قَبْلَ النَّوْمِ

Dersi uykudan önce yazıyorum.

ماَذاَ يَفْعَلُ الطَّبِيبُ ؟

Doktor ne yapıyor?

هَلْ تَسْكُنُ وَحْدَكَ فِي الْغُرْفَةِ ؟

Odada tek başına mı oturuyorsun?

تَنْصَحُ الْمُعَلِّمَةُ التِّلْمِيذاَتِ.

Öğretmen kız öğrencilere nasihat ediyor.

تَشْكُرُ الْمُدِيرَةُ الطاَّلِبَتَيْنِ.

Müdür iki öğrenciye teşekkür ediyor.

إِنَّهُنَّ يَعْرِفْنَ الْخَبَرَ.

Gerçekten onlar haberi biliyorlar.

يَفْحَصُ الطَّبِيبُ الْوَلَدَ وَ يَسْأَلُهُ عَنْ مَرَضِهِ.

Doktor çocuğu muayene ediyor ve hastalığı hakkında soruyor.

 

 

Te'kid

Pekiştirme amaçlı cümlede kullanılan kelimelerin son harfinin harekesi mef'ul ile aynı olur.

خَضَرَ الطُلابُ كُلُّھُم : Öğrencilerin hepsi geldi.

سَأَلْتُ الطُلابَ كُلَّھُم : Öğrencilerin hepsine sordum.

سَلَّمْتُ على الطُلابِ كُلِّھُم : Öğrencilerin hepsine selam verdim.

Atıf

Aynı hükme (fiile) bağlanan kelimelerin son harfinin harekesi fail ile aynı olur.

خَرَجَ حامِدٌ وصَدِيقُهُ : Hamit ve arkadaşı çıktılar.

طَلَبَ المُدِيرُ حامِدًا وصَدِيقَهُ : Müdür Hamit ve arkadaşını çağırdı.

أَيْنَ كُتُبُ حامِدٍ وصَدِيقِهِ : Hamit ve arkadaşının kitapları nerededir?

Bedel

Kendinden önce gelen kelimenin yerini tutan (kullanılan) kelimelerin son harfinin harekesi aynı olur.

أَنَجَحَ أَخُوكَ ھاشِمٌ؟ : Kardeşin Haşim sınavı geçti mi? (Dikkat! Haşim'in kardeşi şeklinde isim tamlaması değil.)

أَعْرِفُ أَخَاكَ ھاشِمًا : Kardeşin Haşim'i tanıyorum.

أَيْنَ غُرْفَةُ أَخِيكَ ھاشِمٍ؟ : Kardeşin Haşim'in odası nerede?