İstigâse yardıma çağırmaktır. Münâdânın bir cinsidir. Yardıma çağrılan fethalı “لَ” edatı ile çağrılır ve bu yardıma çağrılan kişiye müstegâs denir. Kendisi için yardım istenenin başında da kesrelı bir “لِ” harf-i ceri vardır. Esâsen iki lâm da harf-i cer olduklarından kendilerinden sonra gelen kelimeler esre olur. Kendisi için yardım istenen bu kişiye de müstegâsun lieclihi (ya da müstegâsun leh) denir.
ياَ لَلْأَغْنِياَءِ لِلْفُقَراَءِ! |
Ey zenginler! Fakirlerin yardımına koşunuz! |
Bu cümlede önünde meftûh lâm olan اَلْأَغْنِياَءُ müstegâs, önünde esreli lâm olan فُقَراَءِ kelimesi müstegâs lieclihidir. Her iki kelime de lâm (ل) dolayısıyla mecrûrdur[7].
ياَ لَلطَّبِيبِ لِلْمَرِيضِ! |
Ey doktor! Hastanın yardımına yetiş! |
ياَ لَلْأَطِباَّءِ لِلْمَجْرُوحِينَ! |
Ey doktorlar! Yaralıların yardımına koşunuz! |
ياَ لَلْجَماَعَةِ لِلْإِماَمِ! |
Ey cemaat! İmamın yardımına koşunuz! |
Müstegâs lieclih’in önünde “ل” yerine “مِنْ” harf-i ceri olursa müstagas lieclihten şikayet ve ona karşı yardıma çağırma ifade edilmiş olur:
ياَ لَلشُّرْطَةِ مِنَ اللُّصُوصِ! |
Ey polisler! Hırsızlara karşı yardıma koş (ellerinden kurtar)! |
Not: a)Bazen müstegâs’ın önündeki lâm yerine sonuna elif getirilebilir:
ياَ اَحْمَداَ لِزَيْدٍ! |
Ey Ahmet Zeyd’in yardımına koş! |
b)Bazen de nadir olarak münâda gibi söylenebilir:
ياَ صاَلِحُ لِاِبْنِكَ! |
Ey Sâlih oğlunun yardımına koş! |
c) Münâdânın başında fethalı lâm bulunduğu halde istiğase manası taşımıyorsa ياَ ile لَ hayret şaşkınlık ifade eder:
ياَ لَلْحَدِيقَةِ! |
Ne güzel bahçe! |
ياَ لَلْعَجَبِ! |
Ne tuhaf şey! |
d) Bazen hayret ve şaşkınlık ifade eden ياَ ile fethalı lâmdan sonra “مِنْ” harf-i cerli isim de gelebilir.[8]
ياَ لَهاَ مِنْ لَيْلَةٍ! |
Ne muhteşem gece! |
ياَ لَهاَ مِنْ أَزْمِنَةٍ! |
Hey gidi zamanlar! |
Herhangi birşeyden duyulan acı dolayısıyla yapılan nidâya nudbe denir. Nudbe için ياَ daha ziyâde واَ ünlem edatları kullanılır. Münâdâ’nın uyduğu kaidelere uyar.
واَ يُوسُفُ! |
Vah YÛSUF! |
واَ رَأْسِي! |
Vah başım! |
واَ عَبْدَ اللَّهِ! |
Vah Abdullah! |
واَ nidâ harfinden sonra يُوسُفُ ve رَأْسِي gibi nidâ edilene mendub denir[9].
Mendub, normal münada gibi, ya da zâid bir elifle veyahut da eliften sonra sakin bir هاء (yani هْ) ile de gelebilir.
واَ زَيْدُ ! |
(Yazık) Vah Zeyd ! |
واَ زَيْداَ ! |
“ |
واَ زَيْداَهْ ! |
“ |
Münâdânın son harfinin daha rahat ve kolay telaffuz edilmesi için hazfedilmesine (kaldırılmasına) terhim denir. İki çeşit münâdâya tatbik edilir:
1- Müzekker olsun müennes olsun sonunda yuvarlak te (ta-i merbûta) varsa;
ياَ مُعاَوِيَةُ) !) |
ياَ مُعاَوِيَ |
(ياَ فاَطِمَةُ) ! |
ياَ فاَطِمَ |
(ياَ جاَرِيَةُ) ! |
ياَ جاَرِيَ |
2- Münâdâ üçten fazla harfli alem ise;
(ياَ حاَرِثُ) ! |
ياَ حاَرُ |
(ياَ جَعْفَرُ) ! |
ياَ جَعْفُ |
(ياَ طاَهِرُ) ! |
ياَ طاَهُ |
Not: a)Terhime uğrayan münâdânın son harfinin harekesi olarak yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi zamme üzere mebnî kılındığı gibi o harfin terhime uğramadan önceki harfinin harekesinin verilebileceği de belirtilmiştir.
(ياَ حاَرِثُ) ! |
ياَ حاَرِ |
(ياَ جَعْفَرُ) ! |
ياَ جَعْفَ |
(ياَ طاَهِرُ) ! |
ياَ طاَهِ |
b)Eğer isim dört harfden fazla olup sondan bir önceki harf zâid ve sakin (uzatmalı) ise, sondan önceki harf de son harfle birlikte hazfolur:
(عُثْماَنُ) ! |
ياَ عُثْمَ |
(مَنْصُورٌ) ! |
ياَ مَنْصُ |
(مَرْواَنُ) ! |
ياَ مَرْوَ |
(مِسْكِينٌ) ! |
ياَ مِسْكِ |
Muhâtabı birşeyden sakındırmaktır. Şu şekillerde yapılır:
1- Sakındırılacak şeyin başına harf-i tarif en başa da إِياَّكَ وَgetirilerek;
إِياَّكَ وَالْكَذبَ! |
Yalandan sakın! |
إِياَّكُمْ وَ الْحَسَدَ! |
Hasedden sakınınız! |
إِياَّكَ وَ الْاِفْتِراَءَ عَلَى الناَّسِ! |
İnsanlara iftiradan sakın! |
2- Sakındırılacak şeyin başına harf-i tarif en başa da إِياَّكَ مِنْ getirilerek;
إِياَّكُمْ مِنَ الْعَداَوَةِ! |
Düşmanlıktan sakının! |
إِياَّكُماَ مِنَ الْجِداَلِ! |
İkiniz tartışmaktan sakının! |
3- (إِياَّكَ) ve (أَنْ)den sonra fiil cümlesi getirilerek;
إِياَّكَ أَنْ تَفْعَلَ الشَّرَّ! |
Kötülük yapmaktan sakın! |
4- (إِياَّكَ) ve (أَنْ) in arasına مِنْ getirilerek;
إِياَّكَ مِنْ أَنْ تَفْعَلَ الشَّرَّ! |
Kötülük yapmaktan sakın! |
5- Muhâtab zamirine muzaf olan isim ile kendisinden sakındırılacak şey mansûb olarak ifade edilerek;
رَأْسَكَ وَ الْحاَئِطَ! |
Başını duvardan sakın! |
رَأْسَكُمْ وَ باَبَ السَّياَّرَةِ! |
Başınızı arabanın kapısından sakının! |
يَدَكَ وَ الناَّرَ! |
Elini ateşten sakın! |
6-Sakındırılacak şeyin mansûb olarak tekrarı ile;
اَلذِّئْبَ الذِّئْبَ! |
Kurt(dan sakın), kurd(a dikkat)! |
Not: Tahziri yapılan her ismin başında harf-i tarif vardır.
Muhâtabı iyi bir iş yapmaya teşvik etmektir. Yukarıdakiler gibi hazfedilmiş bir fiilin mef’ûlu bihi olarak[10] mansûbtur.
Şu şekillerde olur:
1- Başına harf-i tarif getirilmiş ism-i mansûb yaparak;
اَلْعِباَدَةَ ! |
İbâdet etmen gerekir (ibadet etmelisin) ! |
اَلتَّفْكِيرَ ! |
Düşünmen gerek (düşünmelisin) ! |
2- Harf-i tarifli ismin mansûb olarak tekrarı ile;
اَلْوَفاَءَ الْوَفاَءَ ! |
Vefalı olmalısın (vefa göstermeye çalış) ! |
اَلصِّدْقَ الصِّدْقَ ! |
Doğru olman gerek (doğru olmaya çalış) ! |
3- İğrâ yapılan isimler genellikle masdardır. Masdarın veya masdarı müevvelin önüne (يَنْبَغِي لَكَ) veya (يَجِبُ عَلَيْكَ) yahut da (عَلَيْكَ بِ) getirilmekle de yapılır;
يَنْبَغِي لَكَ الْاِجْتِهاَدَ. |
Çalışman gerekir, çalışmalısın. |
يَجِبُ عَلَيْكُمْ أَنْ تَقْرَأُوا الدَّرْسَ. |
Dersi okumanız gerekiyor. |
عَلَيْكَ بِالصَّبْرِ. |
Sabretmen gerekir. |
4-Muhâtab zamirine muzaf olan mansûb isme teşvik edilecek şeyi atfetmekle;
اَخاَكَ وَالْإِحْساَنَ عَلَيْهِ. |
Kardeşine iyilik yapman gerekir. |
5- Değişik cinsten kelimelerin mansûb olarak atfı ile;
اَلْعَمَلَ وَ الثَّباَتَ. |
Çalışıp sebat etmen gerek. |